Protesto ve Eylemler
Az
sonra anlatacaklarımı yaklaşık 1 ay kadar önce not kısmına yazmıştım. Aslına
bakarsanız kahin değilim. Türkiye'de gündem 40 yıldır aynı. Özgürlük, işsizlik,
enflasyon, dikta yönetimler, eğitimsizlik vs vs. Anlayacağınız yıllardır aynı
şeylerle boğuşuyor çözüm üretmek için ayağa kalktığımızda başka sorunları
ortaya çıkarıyoruz. Her neyse şimdi konuyu daha fazla uzatmadan başlayalım.
Hepinizin bildiği üzere 3-4 gün kadar önce Boğaziçi Üniversitesi'ne atanan bir rektör ile bazı protesto ve eylemler başladı. Konumuz rektörlerin nasıl göreve gelmesi değil belli ki demokratik yöntemlerle göreve gelmeliler. 1980 darbesinin getirdiği dikta kurallar arasında üniversitelerin özerkliğinin alınması bugünlere davetiye çıkarmıştı. (1960 darbesinden sonra TRT ve üniversitelere özerklik verilmişti) İleri demokrasi ülkemiz hâlâ 1980 darbesinin işine gelen kısımlarını antidemokratik olmakla suçlayıp işine gelen kısımları duymamazlıktan geliyor, hoş bulduklarını da saklı tutuyor.
Konuşmak
istediğim konu eylem ve protestoların anayasal bir hak
olmasına rağmen ülkemizde askıya alınmış olması asıl sorun burada. İktidarın
karşı veya suçlu olduğu bir konu hakkında grupça veya bireysel yapılan eylemler
artık teröristlik, vatan hainliği, dış mihraklara hizmet veya "bunların
amacı başka" gibi söylemlere dönüşmüş durumda. Halbuki demokrasiyi ülkeye
biz getirdik diyenlerin, protesto hakkının demokrasinin kaçınılmaz bir
unsuru olduğunu da bilmeleri gerekir. Demokrasi denilen olgu halkın iradesi
demektir. "Sandığa gitmek" demek değil. Önce bunu anlamak
lazım. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir demek aslında
Demokrasinin çalışma prensibini gözler önüne sermekte. İran İslam Cumhuriyeti,
Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti, Çin Halk Cumhuriyeti gibi ülkelerin -belki de
ilk defa duyduğunuz- adlarından da anlaşılacağı üzere demokrasi, halk,
cumhuriyet gibi kavramlarla ne kadar demokratik olduklarını belli ediyorlar!
Halk sandığa gidiyor, kiminde muhalefet var kiminde yok, hepsi seçimle iktidara
geliyor. Ama bu ülkelerin hiçbirinde saydıklarımın eser yok. Demokrasi halkın
rızasıdır. Ama sopa zoruyla rıza olunmaz tehdit olur o da demokratik olmaz.
Demokrasi çeşitli yollardan tecelli edebilir tabi toplumun önce demokrasi gibi
bir nimeti sindirip anlaması gerekir. Şimdi bunları neden anlattım, Demokrasi
denilen olgunun basit bir kavram olmadığını anlatmak için, demokrasi
verilmez alınır tıpkı özgürlük gibi.
Gelelim
bir örnek ve benzetme ile olayları özetlemeye.
Evinizdesiniz
ve birden kapınızın önüne 100 kişi doluşup çöpleri etrafa saçtın, diye
bağırmaya başlıyor, bunu yaptıysanız tedirgin olur hatta korkar ve
öfkelenirsiniz (komşular gerçekleri duyacak mahalle her şeyi öğrenecek, gizli
tuttuklarınız açığa çıkacak yani rezillik çıkacak demektir) ama yapmadıysanız
rahat ve emin olursunuz zira kanıtınız veya şahidiniz vardır, çıkarır
gösterirsiniz ve kalabalık dağılır. Şimdi gelelim protesto ve eylemler (ki
anayasal bir haktır) hükümeti neden korkutur sorusuna, yukarıda verdiğim
metafor bu duruma uyarlanabilir. Böyle bir durumda eylemleri engelleyen hükümet
korkmuş mudur, neden? Tedirgin midir, neden? Öfkeyle hareket edip sesleri mi
susturur neden? Birlerini suçlamakta iftira atıp hedef mi göstermektedir, neden?
Mahallenin orta yerine çöpü boca etmediyseniz millet istediği kadar bağırsın,
haksız bir dava ne kadar devam ettirilebilir. Eleştiri yoksa ilerleme
kaydedilemez. Çıkan farklı seslere karşı kin-nefret duyan birileri
demek ki çöp değil başka şeyler devirmiş demektir...
Halk
devletten korkmaz, devleti devlet yapan şey halktır. Devlet halktan
korkmalıdır, demokrasinin özü budur. Demokrasi bir isyanın sonucunda doğmuş bir
kavramdır. Zorbalığa, buyurganlığa ve israfa karşı halkın hesap ver demesidir.
Demokrasi şeffaflık, adalet ve özgürlük demektir. Sandığa git oy ver kafası
yanlış bir kafadır, demokrasi bundan ibaret değildir. Mesela Azerbaycan halkı
da Suriye halkı da Rusya halkı da Venezuela halkı da yıllardır oy vermekte ama
ne sistem ne de kişiler değişmekte. Yani bu mantık hatalıdır, oy vermek
demokrasinin sadece bir parçasıdır, Demokrasi bir bütündür. Kendin çal
kendin oyna kafası demokrasi ile terstir.
Şimdi bizim
bir karar vermemiz gerekiyor, demokrasiye ihtiyacımız var mı yok mu? Gelişmek
isteyen bir ülke miyiz yoksa geri mi kaldık? Artık karar vermenin vakti geldi
bu kafa karışıklığı bizi uçuruma sürüklemekte.
Yorumlar
Yorum Gönder