Ayasofya konusuna böyle bakmak gerek



AYASOFYA'NIN SİYASETE MEZE EDİLMESİNE KARŞIYIM
 Öncelikli olarak Ayasofya'nın Müslümanların ibadetine açılmasını gereksiz buluyordum, ama bugün açılmış bulunmakta. Açılmışsa kabulümüz, açılmasa büyük de bir kayıp değil sonuç olarak egemenliğimizin sembolü bir taş parçası değildir. Egemenlik kayıtsız şartsız Milletindir. Koskoca Devlet-i Aliye'de, Türkiye Cumhuriyeti de sadece bir obje üzerine kurulmamıştır. Ve egemenliğinin tek sembolü olamaz. Bunlar tamamen politik ağızlar ile söylenen 2 kuruş değeri olmayan cümlelerdir. Yüzlerce yıllık tarihi ve geçmişi bir cami üzerine yıkmak aptallıktır. Ayasofya'dan önce de vardık sonra da var olacağız. Egemenlik daima biziz. Ama bir yerde bir terslik mi var ?
 Öncelikli olarak söylemem gereken en önemli şeyleri en başta söyleyerek devam ediyorum. Ayasofya'nın kararı tartışmasız bir şekilde siyasidir. Dini bir gereklilikten çok bir çıkar üzerine verilmiştir. Herhalde Ayasofya'da ezanın okunduğu bir bölümünde namaz da kılındığını hatta ilk ezanın 1980'de de okunduğunu söylememe gerek yok. Fotoğraf da bunu  küçük örneği mevcuttur. Arama yaparak daha fazlasını bulabilirsiniz.
 Tabii bazen kesintilere de uğramıştır, her neyse konumuz tarihi değil. Şimdik tekrar konumuza dönelim. Artık 21. yüzyılda yaşıyoruz ve dünyadaki sistem epey değişti. Modern devletler artık egemenliklerinden taviz vermek zorunda kaldılar, geldiğimiz noktada Devletler bazı kararları uluslararası camianın onay veya hoşnutluğunu kazanmadan verecek olurlarsa bu kararı veren devletin başına büyük çoraplar örmekle kalmaz, dünyada saygınlığı ve itibarı, zedelenir zayıflar. Hele hele ona birkaç dini bir arada barındıran bir kararı diğer bir dine danışmadan, bildirmeden aldığınız zaman uluslararası camiada, dünya sizi bir kabile devleti olarak görebilir. Bugün hâlâ orta doğu'ya ait bir ülke olmaktan çıkamamamızın en büyük sebeplerinden biri budur. 
 Gelelim Ayasofya kararına. Burda bu saydıklarımın tamamı geçerlidir. Üstüne üstlük dünyada başını alıp giden islamafobi sorunu daha da büyütmekte. Bu tür kararlar duygusal olarak verilemez. Üzgünüm ama dünya artık Sultan Süleyman'ın yönettiği bir Dünya değil, kimsenin kimseden icazet almadığı, kimsenin kimseyi yargılayamadığı, devletlerin her şeyi yapabildiği bir dünyada yaşamıyoruz bundan sonra da yaşamayacağız. Sırf birileri bir şey istiyor diye yapılamaz. Yapılırsa tepki görür, üstüne üstlük kabul bile edilmeyebilir. Bu tür hareketler sergilenirse, iktidar diğer dinlerin düşmanı olarak görülebilir ayrıca radikal İslam olarak adlandırılan bir tanımlamaya girebilir. Tüm bunların sonuçları çok ağır olur. Bunu hem halk hem iktidar hem de devletin kendisi öder. Belki iktidar 3-5 günlük çıkarlar ve kazanımlarda bulunabilir. Ama diğer her şeye zarar verir. eğer Ayasofya gerçekten dini bir gereklilik üzerine açılmış olsaydı durum çok daha farklı olurdu ve yapılan hareketler bu şekilde olmazdı. Bu mabet ortak ibadet merkezidir bunu hiç kimse reddedemez. Birilerinin burayı camiye çevirmesi, onun 300 yıl bakması bunun 400 yıl bakması gibi şeylerin hiçbir önemi yoktur. Bu mabet her iki kültüründe çok uzun zamanlar boyunca ibadet merkezliğini yapmıştır. Özellikle Hristiyanlar 1000 yıla yakın bu mabeti inaçlarının çok ciddi bir yerine koymuşlardır. Keza müslümanlar da öyle. Dediğim gibi artık ortaçağ'da değiliz. Bu tür klasik anlayışları bırakmak zorundasınız, sizin ne düşündünüz hiç kimsenin umrunda değil çünkü düşünceleriniz bu döneme ait değil. Ayasofya elbette fethin sembolüdür. Bunu kimse inkar edemez. Camiye de çevrilse, semboldür müze de olsa semboldür. Ama fethin en büyük sembolü yine biziz. Ayasofya sadece bir değeri taşıyor. O yarın ortadan kalkarsa onu bir başka şey veya bizzat biz taşırız. Provokasyona gelmek, tutucu söylemlerden kaçınmak gerekir. Emin olun asıp kesmek, Avrupaya parmak sallamak ile milliyetçi olunmuyor. Vatani sevip saymak için illa birilerinin gözünü oymanıza gerek yok.
 Şimdi..eğer burası her iki dinin mensuplarının da ibadet edebileceği bir mekan haline getirilmek üzere karar verilmiş olsaydı bunu kalkıp ayakta alkışlardım ve uluslararası camianın da böyle yapacağını düşünüyorum. Bunun nasıl yapılacağının onlarca uzmanı var buradan nasıl yapılabileceği benim haddime değil. Kendi şahsi fikrim, hiç olmazsa pazar günlerinin tamamı Hristiyanların ibadetine verilebilirdi geri kalan 6 gün boyunca Müslümanların ibadetine açık olabilirdi. Bunun gibi veya bu tarz her iki dinin mensuplarını da göze alarak verilebilecek bir karar, Ayasofya'nın değerini arttırırdi. Ayrıca insanların gözünde İslam'ın bölücü, parçalayıcı, şiddet üzerine kurulu olduğunu değil hoşgörü ve merhamet üzerine kurulu olduğu fikri aşılanırdı. Bunun yanında ülkemizin itibar ve saygınlığı çok ciddi şekilde artardı. Ama sırf siyasi çıkarlar uzerine, sert bir dil ile verilen karar bunun tam tersini yapmıştır. Ve bize hiç bir yararı dokunmadığı gibi önümüzdeki süreçte zarar da verecektir. Tüm bunların ışığında bir başka dinin değerlerini görmezden gelerek ve baskılayarak verilen karar hiç hoş değildir. Onların ne yaptığını bırakın, artık birilerini suçlamak birilerini günah keçisi yapmak, birilerinin yanlışlarını meşruiyet göstererek yanlışlar işlemenin zamanı değil. İslam dünyasının kaybedecek vakti yoktur. Batı ile zıtlaşarak bu zamana kadar zerre kadar bir şey elde edememiştir. Götü ile inatlaşan donuna eder... 
 Laik Türkiye hâlâ Ortadoğu'daki Kabile Devletleri gibi muamele görüyorsa bunun sebebini uzaklarda aramayalım. Bunun sebebi bugün aldığımız kararlar gibi kararlar yüzünden olmaktadır, istesek de istemesek de bu böyledir. Uzun bir süreç tabiki ki birkaç karar yüzünden bu hâle gelmiş değiliz cümlem yanlış anlaşılmasın zira hep düşündüğünüz gibi algılıyorsunuz. Dediklerimin çok açık net ve objektif olduğunu düşünüyorum. Artık Türkiye'nin bir Fransa, Almanya veya gelişmiş ülkelerin gördüğü muamele gibi muamele görmek istiyorsa anayasamıza uygun davranıp aklımız ile karar almalıyız kalbimizle değil. Dediğim gibi devletler akılla yönetilir, akılla yönetilen devletler güçlü devletlerdir. 500 yıl öncede yaşamıyoruz artık, her isteyen her istediğini yapamaz. Denizlerde bile hukuk var belli bir metrede madencilik yapamıyorsun, kıta sahanlığı, deniz yetkilendirilmesi gibi birçok mesele mevcut. Egemenlik demek kafanın estiği her şeyi yapabilme gücünü sana tanımaz. Elbette hiçbir devlet bir diğerinin egemenliğine dil dahi uzatamaz. Burada demek istediğim hiçbir devletin sonsuz özgürlük ışığında dilediğini yapma serbestliği yoktur.

İslam dünyasının en önemli temsilcilerinden biri olduğunu varsayan Türkiye'nin daha doğrusu siyasal islam ideolojisi güden iktidarın, böyle bir hamle yapması Türkiye'yi gitgide yalnızlaştıracaktır. Ait olmadığımız bir Dünyaya girmeye çalışmak zaten ayrı bir saçmalığın konusu her neyse. İslam ülkelerinin de bizden ne kadar nefret ettiğini söylemeye gerek yok sanırım. Osmanlı'nın son yıllarından beri bize sırt dönmüş durumdalar. İstisnalar kaideyi bozmaz tabiki. Genel yargılarla konuşmamız, istisnaların olmadığı anlamına gelmez ama pek hatrı sayılır değil. Bir zamanlar Kabe'de birçok dinin bir arada ibadet yaptığını unutmamalıyız. Eğer hâlâ İslam Dünyası düşmanca bir yaklaşıma maruz kalıyorsa hatta bırakın İslam dünyasını
 Gelelim daha farklı bir yere Bu da Ayasofya ile ilgili. Diğer devletlerin ve birçok aktörün baskısı sürekli Ayasofya üzerinde olacaktır. Ayasofya tekrar müzeye çevirilmelidir eğer cami yapıldıysa bu şekilde kalmalıdır. Bu bir çocuk oyuncağı değil aç kapa lamba değil bu. Eğer cami ise eğer böyle bir karar alındıysa bu devam ettirilmelidir. Öbür türlü de Türkiye ciddiye bile alınmaz. Ama Ayasofya buraya doğru gidiyor gibi. Bir sonraki seçimlerde iktidar eğer biz gidersek bunlar Ayasofya'yı tekrar müze yapacaklar diyecektir. Bu da muhafazakar kesimin üzerinde bir seçim kaygısı yaratacaktır. Yani Ayasofya kararı bir gereklilik üzerine değil bir siyasi amaç üzerine kurgulanmıştır. Çok karmaşık ve belirsiz bir sürece girdiğimizi düşünüyorum. Uzunca bir süre beklememiz gerekiyor neyin ne olacağını anlayabilmek için. Hiç belli olmaz Ayasofya 2-3 sene sonra tekrar müzeye çevrilebilir, çevirilmeyedebilir, benim dediğim gibi her iki dinin de ibadetine açılabilir, şimdiki şekli ile de kalabilir tüm bu belirsizliklerin cevabı zamanda. Yanlış anlamayın ha vakit anlamında :)

Yorumlar

  1. Başlığından itibaren her yeri tutarsızlıklarla dolu bir yazı. Tabi mankurtlara ve aşağılık kompleksine sahip bireylere mantıklı gelebilir.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sevr rezilliği ve Montrö (Türk Boğazları)

Özgür Bey yumuşama nasıl gidiyor ?

Ortadoğu'nun Yeni Kara Deliği